Önceki yazımızı okuduysanız (okumadıysanız kendisi burada) ve doktor olmadığımız konusunda artık hemfikirsek ne olduğumuzla ve ne yaptığımızla ilgili sorulara geçebiliriz.
Psikoterapist ne? Sen Psikolog değil miydin?
4 yıllık Psikoloji lisans programından mezun olan kişilere psikolog denir. Bir psikoloji bölümü öğrencisi mezun olduğunda herhangi bir alanda uzman değildir. Psikologların çalışma alanı oldukça geniştir. Okullar, rehabilitasyon ve özel eğitim merkezleri, dernekler, insan kaynakları, halkla ilişkiler bölümleri, hapishaneler, hastaneler, üniversiteler vs. ülkemizde psikologların çalıştığı alanlardan bazılarıdır. Psikologlar çalıştıkları/çalışmak istedikleri alana göre yeni eğitimler alırlar ya da uzmanlaşmak istedikleri alanlarda yüksek lisans yaparlar.
Psikoterapist terapi alanına yönelen ve aktif olarak psikoterapi yapan kişidir. Psikoterapist olmak için kişinin belli bir terapi yaklaşımında eğitim alması ve eğitimi kapsamında bu yaklaşımla danışan görerek stajını tamamlamış olması gerekir. Psikoloji bölümünden mezun olan ve bu yolu izleyen kişiler hem psikolog hem psikoterapisttir.
Nasıl yani, sadece konuşuyor musunuz?
Evet, gerçekten sadece konuşuyoruz.
Hem sen benim arkadaşımsın, sana gelsem olmaz mı?
Olmaz. Terapide sadece konuşuyoruz belki evet ama her şeyi konuşabiliyoruz. Süreç ilerledikçe var olan arkadaşlık ilişkileri, farklı tanışıklıklar bir şeylerin rahatça konuşulabilmesine engel olabilir. Terapistinizi sadece terapi odasında görüyor olmak iç dünyanızı açabilmenizi ve sizi zorlayan süreçleri paylaşabilmenizi kolaylaştırır.
Psikiyatrist mi psikolog mu?
Eğer gerekiyorsa ikisi birden. Psikiyatristlerin ilaç tedavisine başladıktan sonra hastalarını terapiye yönlendirmesi, terapistlerin de ihtiyaç olduğu durumda danışanlarını psikiyatriste yönlendirmesi mümkündür.
İlaç mı? Terapi mi?
Bazen süreç içerisinde kişinin terapi çalışmasından fayda görmesini engelleyecek durumlarla karşılaşılabilir. Yoğun kaygı, dürtüsel davranışlar, evden çıkamayacak kadar depresif hissetme vs. Bu gibi durumlarda ilaç tedavisi terapi sürecini kolaylaştırmak ve danışanın terapiden fayda görebilmesini sağlamak için bir destek mekanizması olarak kullanılabilir.
Danışan terapiye devam ederken (yönlendirme yapıldığı durumda) psikiyatristi tarafından da ilaç takibinin yapılması ve iki sürecin eşzamanlı gitmesi en idealidir. Düşünülenin aksine, psikiyatriste yönlendirilen danışan terapiyi bırakmak ya da ikisi arasında bir tercih yapmak zorunda değildir.
Terapi bana uygun değil
Olabilir. Aradığınız, ihtiyacınız olan şey terapi olmayabilir. Ya da terapinin belli bir türü size uygun olmayabilir. Terapi çalışması belli anlamlarda içinize sinen ve çalışmayı sürdürmek isteyeceğiniz kişilerle yapılmalıdır. Terapi sürecine başlamak için kendinizi hazır hissetmeniz de çok önemlidir.
Birçok farklı terapi yaklaşımı (Bilişsel Davranışçı/Varoluşçu/Psikodinamik…) vardır. Eğer biriyle görüşüp memnun kalmadıysanız, bu ilk etapta terapinin size uygun olmadığını göstermez. Terapistin ya da çalışma şeklinin size uygun olmadığını ya da hayatınızın o döneminde böyle bir çalışmaya hazır olmadığınızı gösterebilir. Gerçekten hazır hissettiğiniz durumda mutlaka bir yol bulmak mümkündür, aramaya/araştırmaya devam edebilirsiniz.
Nasıl yani, ne yapacağımı söylemeyecek misiniz?
Hayır.
Aslında en temelde danışanın hayatı, kararları ve bizim kişisel görüşlerimiz arasındaki sınırı her zaman olabildiğince net tutmak önemlidir. Çünkü ne olursa olsun vereceği kararın sonuçlarıyla yaşayacak olan kişi yine danışanın kendisi olacaktır. Çoğunlukla asıl mesele kararı vermek değildir. Verilecek kararın beraberinde getireceği belirsizlikler ve bu belirsizliğin getirdiği endişedir.
Bir kararı verme sürecinde danışanın zihninde oluşan bütün ihtimaller, korkular, muhtemel sonuçlar, kararı vermesine engel olan şeyler konuşulabilir ancak terapist kişisel tercihini belirtmez ya da ima etmez.
Bir sonraki şehir efsaneleri yazımızda görüşmek üzere!