“Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.” demiş John Lennon.
Bizler psikolog/psikoterapist olma yolunda derslerde ve konferanslarda teoriler tartışıp, terimleri havada çarpıştırırken günlük hayatta mesleğimizin insanların zihninde nasıl bir yeri olduğunu çoğunlukla kaçırıyoruz. Buna Can Manay‘lar, In Treatment dizisindeki Dr. Paul Weston‘lar da eklenince kafalar iyice karışıyor.
Terapist kim? Psikolog ne yapıyor? Kim, neyi, nasıl yapıyor? soruları bir türlü net cevaplar bulamıyor. Bu hem çalışma alanımızın çok geniş olmasından hem de buna bağlı oluşan farklı çalışma biçimlerinden kaynaklanıyor. Ancak cevapları çok daha net olan ve sürekli karşılaştığımız bazı sorular var. Bu yazı dizisinde, birkaç başlık halinde derleyip toparladığımız bu soruları olabildiğince teknik bilgiden uzak bir şekilde anlatmayı umuyorum. Bu diziye en sık karşılaştığımız konulardan biri olan psikiyatrist-psikolog karmaşasından bahsederek başlamak istedim.
AÇILIN, BEN DOKTOR DEĞİLİM!
Ah şu beyaz önlük meselesi!
Neredeyse bütün psikoloji öğrencilerinin beyaz önlüklü bir fotoğrafı vardır. Evet, benim de var! Hastanelerin Psikiyatri bölümlerinde yaptığımız gönüllü stajlarda önlük giyme zorunluluğu vardır. Ama terapi yaparken önlük giymiyoruz, çünkü doktor değiliz ve aslında mesleğimizin doğasında böyle bir konsept yok. Ancak hastanelerde ya da bazı özel merkezlerde çalışan psikologların önlük giydiğini görebilirsiniz. Bu, o merkezlerin kıyafet yönetmelikleriyle ilgili bir durumdur. Ayrıca, Psikiyatrist olmasının yanı sıra terapi yapan doktorların da önlük giydiğini görmek mümkündür.
Hayır, hala ilaç yaz(a)mıyorum
Hiçbir koşulda, gerçekten, vallahi ilaç yazamıyorum. Yazmıyorum değil, yazamıyorum. Nedeni çok basit, çünkü tıp okumadım ve doktor değilim.
Mesela şu dersi alıp ilaç yazabilir konuma gelemiyor musun?
Hayır. Kesinlikle ve kesinlikle tıp okumam gerekiyor. Kastettiğiniz farmakoloji dersini uzmanlık eğitimi sırasında alıyoruz. Temel bilgilere, piyasadaki birçok ilaca ve kullanım alanlarına dair bilgi sahibiyiz ancak yine de ilaç yazamıyoruz.
Peki doktora yaparsan ilaç yazabilecek misin?
Hayır, doktora yaptığımızda aldığımız Dr. unvanı akademik bir unvan.
Herhalde sen masanda oturuyorsun değil mi?
Hayır. Seanslar sırasında karşılıklı duran iki koltukta oturuyoruz.
Sana gelenler koltuğa yatıyor değil mi?
Hayır. Güncel birçok terapi ekolünde danışan ve psikoterapist karşılıklı duran koltuklarda oturur. Danışanın koltuğa/divana uzandığı ve terapistle göz teması kurmadığı oturma düzeni psikanalitik yaklaşımda kullanılır. Bu şekilde çalışan terapistler uzun bir psikanaliz eğitiminden geçmiş olan psikanalist/analistlerdir.
Hakkımızdaki Şehir Efsaneleri -2- yazısı için buraya tık tık.