Kafka’nın yapıtları arasından okuduğum ilk eser olan Dönüşüm,bir sabah uyandığında kendini böceğe dönüşmüş halde bulan Gregor Samsa’nın iç dünyasını ve çevresindekilere yabancılaşmasını konu alıyor.
Gregor, ailesinin borçlarını ödemek üzere girdiği pazarlamacılık işinde yıllarını geçirmiş, hayata dair çok büyük beklentileri olmayan genç bir adamdır. Her şey bir sabah işe gitmek üzere uyandığında “eski” Gregor olmadığını fark etmesiyle başlar. Sanki bedeni bir gecede başka bir forma girmiş, başkalaşıma uğramıştır.
Böyle bir durumda onu en çok endişelendiren konu ise, o çok da tutkunu olmadığı işini kaybetmek ve bunun sonucunda ailesinin onun yüzünden sıkıntı çekmek zorunda kalacak olmasıdır. Odasında geçirdiği zaman zarfında git gide yalnızlaşıp kendi dünyasında bir başına kalan Gregor artık hem ailesine hem de kendisine yabancıdır. Sessiz sedasız sürdürdüğü varlığı yine sessiz sedasız kimselere zarar vermeden sonlanır.
Can yayınlarından almış olduğum öykünün bitiminde çevirmen tarafından kısa bir not düşülmüş. Kafka’nın böcek metaforunu kullanmasının olası nedenleri ve kendi hayatında babasıyla yaşadığı problemlere değinilmiş. Okuyucuya dönüşümün altındaki anlamlara yönelik incelemelerden örnekler verilmiş ve nihayetinde bu hikayenin bir böceğe dönüşmenin ötesinde olduğu mesajı verilmek istenmiş. Bana göre de farklı yorumlara oldukça açık bir öyküydü. Okuduğumda baba-oğul ilişkisinin ötesinde, ailenin tüm sorumluluğunu üzerinde hisseden bir gencin kendi içine yaptığı dönüşüm yolcuğunu hissettirdi. Zaman zaman çarkı döndüren dişli gibi hissederiz kendimizi, sanki o çark takılsa, hareket edemez hale gelse diğerleri de ona bağlı olarak hareketsiz kalacakmış gibi. Gregor’un durumunda da bunu görebilmek mümkün. Çalışamaz hale geldiğinde ev halkı bir şekilde o çarkı yeniden döndürmenin yolunu buldu. Kah kiracı alındı, kah baba işe girdi. Bir şekilde hayat onlar için devam etti. Fakat tüm bunlar olurken Gregor artık “eskisi” gibi o çarkı döndüren olamayışının altında ezildi. Kendine döndükçe diğerlerinden uzaklaştı. Diğerleri odaklı bir yaşamın, bireyi “kendine” yabancılaştırdığı, birey olmanınsa “kendini” diğerlerinden uzaklaştırdığını gözler önüne seren bu öykü daha uzun yıllar tartışılacak ve belki de her bireyin yüklediği yeni anlamlarla daha da zenginleşecek.
Dönüşüm’ün Tarihsel Başkalaşımı
Orjinal adı “Die Verwandlung” olan eser Türkçe’ye ilk olarak “Değişim” adıyla çevrilmiş, sonraları kitabın aslının anlamını tam karşılamaması nedeniyle farklı yayın evleri tarafından “Metamorfoz” ve “Dönüşüm” olarak baskısı yapılmıştır.
Kitap basılırken Kafka kapakta herhangi bir böcek vurgusu yapılmamasını özellikle istemiş, asıl vurgunun insan üzerinden olmasını amaçlamıştır. Bu bağlamda kitapta böceğin boyutlarına dair bilgi vermekten kaçınmıştır.
Öte yandan kitabın sonraki basımlarında birçok yayınevinin kapakta böcek figürünü ön plana çıkarmış olması, kitabın bir bakıma zaman içerisinde kendi dönüşümünü yaşamasına neden olmuştur.
Bu bilgiler ışığında kitap kapağının kendi algım üzerindeki etkisi üzerine düşündüm. Sahiden kapaktaki böcek resminin kitaptaki “Gregor” gerçeğini görmeme gölge düşürdüğünü hissettim. Dönüşüme uyandığı satırlardan kitabın sonuna dek kafamda yalnızca kapakta gördüğüm böcek imgesi vardı. Hissettiğim yoğun tiksinti, acıma duyguma galip geldi.
Tabi ki bu kapak hadisesi her okuyucu da aynı ön yargıyı oluşturmayabilir. Yazıldığı günden bu yana üzerine sayısız yorum ve eleştiri yapılmış. Hatta 2015 yılında İngiliz gazetesi tarafından kitabın 100. yılı şerefine dönüşüm hakkında yapılan 100 farklı yorum yayınlanmıştır. Sayfa sayısına bakıldığında oldukça ince görünen bu kitap aslında az sözcüklere derin anlamlar sığdırmada Kafka’nın ne denli usta ve zamansız bir yazar olduğunun kanıtı.
*Görseller pinterest.com’dan alıntıdır.